Siz de sık, sık nezle ve grip olan kişilerden misiniz? Ne demek istediğimin somut bir örneğini veriyorum.
Bize çok yakın olan, ve baba, anne, kızları, damatları ve 3.5 yaşındaki erkek torunları olan bir aileden bahsedeceğim. Geçtiğimiz kış, neredeyse bütün kış, hapşıran, öksüren, burnu tıkalı olan, ve ara sıra ateşleri çıkan bir aile gurubu. Bazen hepsi birden, bazen ikisi, bazen çocuk ve annesi bu durumda idi; abartmıyorum.
Öneriye pek açık değillerdir bu sevgili aile. Bu nedenle müdahil olmamaya çalıştım, ve değişik ilaçlarla durumlarına çare arama girişimlerine seyirci kaldım.
Daha evvelki yazılarımda da değindiğim üzere, tüm ilaçların yan etkisi vardır. Yani, tüm ilaçlar vücudunuzun “hasta olmayan” taraflarına zarar verirler.
Yukarda değindiğim yakınlarım arasında tek mazereti olan, 3,5 yaşındaki güzel torundu. Yaşı icabı, daha tanışmadığı virüs ve mikroplarla tanışıyor ve bağışıklık sistemi bu şekilde gelecek sefere, onları yenmek üzere, hazırlanıyordu.
Aklıma gelen başka bir ilginç örnek, aynı ailenin gelinlerinin babasına ilişkin. Mühendis olan bu bey, bir antibiyotik “bağımlısı”. Kendini iyi hissetmediği zaman, derdi ne olursa olsun, antibiyotikten medet uman biri. Bir aile yemeğinde antibiyotiklerin virüslere karşı hiç bir etkisi olmadığını anlattım. Söylediklerimi uyguladığını pek sanmıyorum, ama bağışıklık sisteminin de istenilen düzeyde çalışmadığını tahmin ediyorum.
Antibiyotikler, kalın bağırsağımızda olan yararlı bakterileri de (bunlar bağışıklık sistemimizin % 70 ini oluşturur) öldürmekte.
Ülkemizin meşhur fitoterapist’i Dr. Ümit Aktaş’a göre, antibiyotiklerin öldürdüğü bu yararlı bakterilerin bağırsaklarımızda yeniden oluşması çok uzun bir süre alıyormuş. Yani, antibiyotik aldığımız zaman uzun bir süre “korumasız” kalıyoruz.
Avrupa ülkeleri arasında en çok antibiyotik kullanan ülke olduğumuzu biliyor muydunuz?
Evvelki yazılarımda, “iyi çalışan bir bağışıklık sistemi” için aşağıdaki başlıklara dikkat çekmiştim:
- Yemeniz gereken besinler (prebiyotikler, probiyotikler, vb.),
- Yememeniz gereken besinler (uzun bir liste),
- Mikrobiatanızı korumak, güçlendirmek, ve
- Antibiyotiklerden ve ilaçlardan mümkün olduğunca sakınmak.
15 Saniyelik Bir Bağışıklık Desteği
Dr. Sergei Bubnovki adında bir Rus doktor, her gün bacaklarınızı buzlu (çok soğuk) suya 15-20 saniye sokarak bağışıklık sisteminizin etkisini arttırabileceğinizi iddia ediyor. Bu yöntemle, nezle ve gripten kurtulabileceğinizi vurguluyor.
Suyu koyacağınız kovanın mümkün olduğunca büyük olmasını öneririm. Su dizlerinize kadar gelsin.
Kovayı soğuk su ile doldurun ve mümkünse içine bol miktarda buz atın.
Ayaklarınızı bu buzlu suyun içinde 15-20 saniye tutun. Bundan sonra ayakları, bacakları iyice kurutun ve yün çorak giyin.
Bunu her gece yatmadan önce yapın. Bağışıklık sisteminiz çok zayıfsa, bu uygulamayı 4 saatte bir yapabilirsiniz.
Bu Yöntem Neden Yararlı?
ABD’nin Virginia Üniversitesinde yapılan bir araştırma, buzlu suyun norepinephrin salgılanmasını arttırdığını, ve bu hormonun bağışıklık sistemini güçlendirdiğini saptamış.
Geleneksel Çin tıbbına göre, bacaklar bir çok organa bağlı olduklarından, soğuk suya sokarak kan deveranını hızlandırır, ve sağlığınıza katkıda bulunabilirsiniz.
Diğer Yararlar
- Parlak saçlar
- Cilt sağlığı
- Depresyon engeli
- Boğaz ağrısını geçirmek
- Kas ağrılarını geçirmek
Denemeye değmez mi sizce?
Haftaya görüşmek üzere.
Buz tedavisi Hosuma gitti
Ama evde bircok bahane bulundu, kova nereden bulunur diye ama Ben deniyecem sevgiler
Şenciğim,
Kesinlikle denemelisin.
Gözlerinden öperim.
Aydın