Önemli gördüğüm 3 konuyu sizlerle paylaşmanın iyi bir fikir olduğunu düşündüm.

  1. Otoimmün Hastalıkları

Sevgili karım, yanlış algılamalara neden olmamam için, bir tıp doktoru olmadığımı belirtmemi önerdi. Hernekadar iktisat doktoruysam da, sağlık konuları ile 40 yıldır ilgilenirim ve araştırırım.

Dün bir okurumdan bir e-posta aldım. On yıldır MS (Multiple Sclerosis) hastalığı ile uğraştığını, aldığı ilaçların bir işe yaramadığını ve yıl başında, otoimmün hastalıklar konusunda tavsiye ettiğim “Kapsamlı Giderme Diyeti” ne başlayacağını belirtmiş.

Arada sırada insan böyle durumlarla karşılaştığında, mutluluk ve “işe yaramışlık” hissiyle dolup taşıyor. Sadece bu olay, 2 yıl önce bu “blog”a başlamakla ne kadar iyi bir iş yaptığımı düşündürüyor bana.

Aldığı ilaçları bırakması konusunda doktorunun tepkisinden çekinen okuruma aşağıdaki televizyon programını indirip izlemesini hararetle öneririm.

3 Aralık 2016, Cumartesi akşamı CNN Türk’te yayınlanan ve Deniz Bayramoğlu’nun sunduğu “Gündem Özel” programı. Konutlar Prof. Dr. Canan Karatay ve Dr. Ümit Aktaş.

Otoimmün Hastalıkları yazılarımda değindiğim “Fonksyonel Tıp” kavramını hatırlayınız. Prof. Karatay ve Dr. Aktaş Türkiye de bu kavramı uygulayanların herhalde en başında yer alırlar.

Her dakikası çok etkileyici ve ilginç olan bu 4 saatlik programdan bazı “başlıklar”:

 

  • Glutensiz ekmek konusunda yanılmayın; buğdayda gliadin gibi başka tehlikeli maddeler de var.
  • Çocuk için olsun, yetişkin için olsun aşı konusunda çok dikkatli olun. İçinde alimiyüm ve cıva olanlardan yaptırmayın. Grip aşısının da pek bir işe yaramadığını göz önünde tutun.
  • Sağlıklı bir diyetten hemen vazgeçmeyin, örneğin 30 gün sonra; 1 yıl dişinizi sıkın. Otoimmün Hastalıkları videoların birinde bir kadın tıp doktorunun MS hastalığını 9 ayda “Paleo Diyeti” uygulayarak tamamen yendiğine şahit oldum.
  • Çocuk yapmayı düşünen anne ve babanın, hamilelikten evvel, sağlıklı beslenmeye başlamaları çok önemli. Obez anneler çocuklarının sağlığını önemli ölçüde zedeler.
  • Dişlerinizdeki “amalgam” dolguları, bu konuyu iyi bilen, bir dişçiye çıkarttırın. Civa zehirlenmesi konusunda listenin başında kimler var dersiniz? Dişçiler ve dişçi asistanları.

Bu “fonksiyonel” tıp uygulayıcısı doktorların ikisinin de bir çok kitabı yayınlanmış bulunuyor. Bunlardan yararlanmanızı hararetle öneririm.

Tipik Türk kahvaltısı, ekmek, peynir, zeytin ve çaydır. Zeytin ve çayın (şekersiz ise) dışında sağlıklı bir şey yok. Ekmek ve peynir tüketmeyin dendiğinde, e peki ne yiyelim sorusuna sıkça rastlanmakta. Dr. Aktaş’ın son kitabı bu konuda çok işinize yarayacaktır. Bir çok beslenme önerileri (alternatif diyetler) içeriyor.

Bir yıl tahıl tüketmeyen hastaları Dr. Aktaş’ı ziyaret ettiklerine, aman ne zaman tekrar ekmek yiyebilirim diyeceklerine, kendilerini ne kadar iyi hissettiklerini aktarıyorlar.

 

  1. Türk Mısır’ında GDO yokmuş

6 Aralık 2016 tarihli Hürriyet gazetesinde Rint Akyüz adlı beyefendinin bir beyanatı çıktı. Nişasta ve Glikoz Ürünleri Derneğinin (NÜD) yönetim kurulu başkanı olan bu zat, Türkiye de yetiştirilen mısırlarda GDO bulunmadığını belirtiyor. Nedenini de çıkarılmış olan yasanın, 5 yıl hapis cezasını içermesinin caydırıcılığı.

Şahsen yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşacağım. Eskiden çalıştığım bir şirketteki arkadaşlardan biri, Karadeniz’deki köylerindeki küçük çiftlikteki bayram tatilinden dönüşünde bana şunları anlattı.

“Aydın Bey bizim çiftlikte yetiştirdiğimiz tavuklar, sizin yazılarınızda önerdiğiniz gibi, “serbest dolaşan” türden.”

Peki, bu tavukları neyle besliyorsunuz dediğimde, cevabı mısır oldu. Ekledi, tek sorunumuz bu yıl yetiştirdiğimiz mısırları, tohum olarak, gelecek yıl kullanamıyoruz. Yani, her yıl mısır tohumu almak zorundalar.

Mısırın genetiği ile oynandığında yapılan işlemlerden biri mısıra bir “intihar geni” yerleştirilmesidir. Yani, bilinçli olarak her yıl yeni tohum almaya zorlanıyorsunuz.

Bu kişisel bir aktarım. Ancak, dünyadaki tüm mısırın % 90 ı GDO içerdiği artık kesin bir şekilde bilinirken, “yasal caydırıcılık” nedeniyle bizim mısırımız GDO süz diyen birine nasıl inanılabilirsiniz?

Dünyadaki en nefret edilen Big Agro (büyük tarım) şirketlerinin global sağlığa katkısı bu.

Önerim: mısır yemeyin ve mısırla beslenmeyen tavuk bulabilirseniz onları tüketin.

 

  1. Enflamasyon (yangısal süreç) düşük zeka düzeyi ve erken ölümle ilişkilendirilmiş

Otoimmün hastalıkları videolarına kapılmadan evvel, bunu sizlerle paylaşacaktım.

Başlıktaki beyanat, İsveç, Stokholm Karolinska Enstitüsünün bilim adamlarına ait.

Konunun baş araştırmacısı Dr. Hakan Karlsson

“Haslatık geçirmekte olanların verileri araştırmadan çıkarıldıktan sonra bile, düşük düzeyde enflamasyon belirtisi olanların standart zeka testinde düşük performans gösterdikleri saptanmıştır. Ayrıca, enflamasyon erken ölüm riskini de belirgin bir şekilde arttırmaktadır.”

Bu deney 18-20 yaş arasındaki 50.000 genç erkek üzerinde yapılmış olup, 35 yıllık bir sürede de ölüm olayları incelenmiş.

Dr. Karlsson, enflamasyon’a neden olarak çocuklukta maruz kalınan kötü çevresel faktörlerin üstünde durmakta.

Sizden ricam, 9 Eylül 2016 tarihli “Kronik Enflamasyon” yazımı tekrar okumanız. Tüm çevresel “pisliklerden kendimizi korumamız tabii ki olanaksız. Ancak, hasarı en az’a indirebilmekte elinizde.

 

Haftaya görüşmek üzere.

Yorum Yapın