BESLENMEİPUÇLARIİPUÇLARIÖNERİLERÖNERİLERSAĞLIKTARİFLERUYARILARUYARILAR

GECİKMİŞ OLSADA SÖZÜMÜ YERİNE GETİRİYORUM: SON KAN TAHLİLİ SONUÇLARIM

Yazar: 4 Ağustos 2017 4 Yorumlar

Belki de hatırlayacaksınız, 20 Mayıs 2016 da kan tahlili sonuçlarımı sizinle paylaşmış, ve 6 ay sonra sonuçlarımı tekrar sizlere sunmaya söz vermiştim. Uzun gecikme için özür dilerim. E, ne yapayım yani, yeni tahlil yaptırdım.

Mayıs 2016 da beni rahatsız eden sonuç açlık ensülin ölçümümün çok yüksek olmasıydı. O tarihte:

         13,82 mmIU/mL

çıkmış, ve bu her ne kadar “sağlıklı” limitler içinde , 2,6 – 25, sayılsa da, benim alıştığım 5-8 mmIU/mL aralığının epey üstünde idi ve beni rahatsız etmişti. Diğer enflamasyon (yangısal süreç) endikatörleri gayet iyi çıkmıştı, ama 13.82 çok yüksek gelmişti.

Bunun nedenleri:

  1. Sabahları fazla früktoz tüketimi;
  2. Fazla oturmak; ve
  3. Akşamları keyif aldığım 1-2 kadeh rakı

olabilir mi diye düşünmüştüm.

Son tahlil sonuçları, açlık ensülin ölçümümün

         5,81 mmIU/mL

olduğunu gösteriyor. Hoşuma gitti tabii.

Bunu nasıl gerçekleştirdiğimi aşağıda anlatmadan evvel, bir noktaya temas etmek istiyorum.

Bu yazıyı “kendi sırtımı sıvazlamak”, veya böbürlenmek için yayımlamıyorum. Amacım, ne yediğinizin ve NE YEMEDİĞİNİZİN sağlığınız üzerindeki somut bir kanıtını sizlerle paylaşmak.

Açlık ensülinimi düşürmek için yaptığım tek şey, oldukça bol früktoz içeren kahvaltılarımdan vazgeçmek oldu.

20 Mayıs 2016 tarihli yazıdan da hatırlayacağınız üzere, her sabah tükettiğim büyük bir kase meyveler ve baharatlar la (baharatlarda hiç sorun yok tabii) yaptığım meyve salatası ,ve yine meyvelerle yaptığım bir “smoothie”. İkisinin de resmini aşağıda görebilirsini,z.

aydin-ulusan-kahvalti-224x300

 

aydin-ulusan-sagliklayasamak

 

 

Bu kahvaltıdan vazgeçtim. Şimdi, sadece Cumartesi günleri “meyve salatasını” yiyorum ve “smoothie” i hiç tüketmiyorum. Ara, sıra sabahları az miktarda meyve tüketiyorum.

Yukarıda değindiğim 2. ve 3. Konularda hiç bir değişikliğe gitmediğimi de belirtmek isterim.

Meyveler vitamin, mineral, ve antioksidanlar içerse de, onları tatlı yapan “meyve şekeri” FRUKTOZ dur.

Vücudumuz früktozu, aynı alkolü metabolize ettiği gibi metabolize eder. Buradan şu sonuca ulaşmamız mümkün; früktoz tüketimi

  • Trigliserid yükselmesine
  • Karaciğer yağlanmasına
  • Gut hastalığına
  • Kronik enflamasyona

ve başka bir çok sağlık sorununa neden olabilir. Lütfen ensülin direnci yazılarına tekrar bir göz atın.

Son kan tahlilimi yaptırırken, açlık ensülinin listede olmadığını gördüm, ve ekstra bir bedel ödeyerek bunu da istedim. Kan tahlili sonuçları çıktığında, bir doktor sonuçlarınız üzerinde yorumlar yapıyor. Yönlendirildiğim doktor açlık ensülin talebimi, ve tabii sonucunu gördüğünde, müstehzi bir ifadeyle, “bu da çok moda bu ara” demekten kendini alamadı. Bir çok yazımda değindiğim allopatik tıbbın yaklaşımının çok güzel bir örneği. Sağlığınıza önem veriyorsanız, tıbbi bir müdahale söz konusu olduğunda , muhakkak “fonksiyonel” tıbbı benimsemiş birini tercih edin.

Türkiye de “fonksiyonel” tıp denince, benim aklıma ilk gelen Prof. Dr. Canan Karatay olur. Canan Hoca, HİÇ MEYVA YEMEYİN diyor. Meyvelerdeki vitamin, mineral, ve antioksidanların tümünü, iyi seçilmiş sebzelerden alabileceğimizin altını çiziyor. Ben de ufak bir ekleme yapayım; koyu yeşil renkli yapraklı sebzelere önem verin.

Uyarıda bulunmama rağmen, hala birçok arkadaşımın ve yakınımın akşam yemeğinden sonra bol miktarda meyve tükettiğine şahit oluyorum. ÇOK SAĞLIKSIZ.

Bir dahaki yazıya kadar, hoşça kalın.

4 Yorumlar

  • haluk günerman dedi ki:

    Canan Hoca öyle diyor da, kendisinin uluslararası kabul görmüş hiçbir tıpla ilgili dergide yayınlanmış bir yazısı yok deniyor. Yani söyledikleri araştırma sonucu bulunmuş gerçekler değil de, bazı varsayımlar.

    • aydinulusan dedi ki:

      Halukcuğum,

      Konu Canan Hoca değil. Canan Hoca’nın ortaya attığı birçok konu uluslararası arenada istatiksel olarak su geçirmeyecek şekilde kanıtlanmış. Şekerin ve froktozun çok kötü olduğunu, tıp aleminde çok büyük bir kitle kabul ediyor. Aynı şekilde, kolesterolün kalp hastalığı yapmadığı, ancak kalp hastalarının çoğunda yüksek kolesterolde görüldüğü de bir gerçe; “Correlation does not mean causation.” Değindiğin tıp dergilerinin çoğundaki araştırmaların ilaç sanayi tarafından finanse edildiğini biliyormuydun? Gördüğün gibi konu çok geniş kapsamlı ve karmaşık.

  • Tugce dedi ki:

    Düşünen, araştıran ve okuyan insan için çok güzel yazılar yazıyorsunuz.
    Sürekli sorgulayan bir beyin için şahane bir kaynak. Bilgiler için tekrar teşekkürler Aydın bey.

    • aydinulusan dedi ki:

      Tuğçe Hanım,

      Böyle güzel yorumlar, “yahu, iyiki başladım şu blog’a”diye düşünmeme neden oluyor ve beni çok mutlu ediyor.

      Sağolun, varolun.

      Aydın

Yorum Yapın