Bazı okurlarım 11 Eylül 2018 tarihinde yayımladığım “Günde 10.000 Adım Yürüyor musunuz? Neden?” yazısını anımsayabilirler. 1964 Tokyo olimpiyatları sırasında reklamı yapılan adım sayacı aletinin adı “10.000 adım”. Yani, 10.000 adımın, sağlık açısından, hiçbir bilimsel dayanağı veya mucizevi etkisi olmamasına rağmen meşhur bir tıp profesörü bunu yazdığı gazetede ciddi bir şekilde öneriyordu.
Tuhaftır ama aynı profesör bir içme suyu şirketinin plastik şişeleri ile beraber resimlerini gazetelerde yayınlatıp, günde en aşağı 2 litre su içilmesi gerektiğini vurguluyordu. Bunun da hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı gibi, etik açısından da tartışılır olduğunu düşünüyorum.
Su içme konusundaki yaygın kanı “ne kadar çok içersen, o kadar iyi” olarak özetlenebilir. İçme suyu şirketlerinin reklam kampanyaları ile beyinlerin bu doğrultuda yıkandığını düşünüyorum.
Tabii ki susuz kalmak iyi bir şey değildir, ancak gerektiğinden fazla su içmek de önerilemez.
Google’a girip günde ne kadar su içilmeli sorusuna alacağınız yanıt muhtemelen “günde 8 bardak içerek kendinizi susuz bırakmazsınız “olacaktır. Ancak, bunun genel bir kural olduğu söylenemez. ABD’nin tanınmış diyetisyenlerinden Megan Wong’a göre günlük su ihtiyacının kişiden, kişiye değiştiği ve bunun yaş, hareketlilik, iklim koşulları ve sağlık durumu gibi birçok faktöre bağlı olduğu belirtilmektedir.
“Yeterince su içip içmediğinizi idrarınızın renginden anlayabilirsiniz; bulanık değil ve açık sarı renkte olması gerekmektedir.”
Susama hissi susuzluğun en belirgin işaretidir ve bunu hissetmemek için yeterince su içilmelidir. Yalnız, susama hissine güvenip yeterli su içmeyi buna endekslemeniz tavsiye edilmemektedir; unutmayın ki susama hisi yaşla azalır. Özetle, susuz kalmamak için idrarınızın rengini ön planda tutmanızı öneririm.
Susuz kalmamak için, su dışında çay, kahve gibi içecekler ve karpuz, salatalık gibi besinlerde hesaba katılabilir.
Susuz kalmamak vücudun iyi çalışması için çok önemlidir. Yeterli su almak hastalıklara karşı direnç oluşturduğu gibi, kan deveranını ve dolayısıyla vücudun alması gereken besinlerin emilimini mümkün kılar. Hastalık nedeniyle vücut ateşlendiğinde, susuz kalmamak bilhassa önem taşır, çünkü hem ateş nedeniyle kaybolan suyu temin eder, hem de ateşin düşmesine yardımcı olur.
Susuz kalmamanın önemini yeterince belirttiğimi sanıyorum. Ancak, bunu abartarak litrelerce su tüketiminin daha iyi olacağını düşünmeyin. Susuz kalmamak için aklınızda tutmanız gereken susama hissi ve idrar renginiz olmalıdır. Bırakın Nişantaşı’nda gezerken elinizde plastik su şişesi ile dolaşmayı, Belgrad ormanında koşarken bile bunu yapmanıza gerek yoktur.
Aklınızda tutmanız gereken diğer önemli bir husus da fazla su içildiğinde vücudun bazı önemli vitamin ve mineralleri atmasıdır.
Bu seferde bu kadar; kalın sağlıcakla.
Vucutta su fazlaligindan sebeplenen ölümler su azligindan olusan ölümlerden daha fazladır .
Sağol Mehmetciğim.
Aydın