Eğitim hayatımız boyunca ve hatta günlük hayatımızda bile sağlıkla ilgili DOĞRU OLMAYAN birçok bilgiye maruz kalıyoruz. Çoğu zaman kötü niyetle yayılmasalarda (bazen tam da o niyetle yayılırlar), bu sağlık efsaneleri epey zararlı olabiliyorlar.
En yaygın iki tanesine göz atalım.
EFSANE 1: ALKOL BEYİN HÜCRELERİNİ ÖLDÜRÜR
Eğer beyninizin üstüne %100 alkol dökerseniz, pek iyi bir tepki vermeyebilir. Fakat alkol içtiğimiz zaman durum pek de bu şekilde gelişmiyor.
Bu konuya ilişkin yapılan ilk araştırmalar şu şekilde oluşuyor:
1- Hayatını kaybetmiş alkolikler, diğer insanlarla karşılaştırılıyor,
2- İki grubun da beyinlerindeki hücre dansitesi karşılaştırılıyor,
3- Alkoliklerin beyinlerindeki hücre dansitesinin daha düşük olduğu belirleniyor,
4- Sonuç: Alkol beyin hücrelerini öldürüyor.
Bu bilgi hangi yönüyle yanlış?
Buna kirletici değişken deniyor; yani karışıklığa neden olan bazı değişkenler var. Özellikle bu durumda:
* Alkolikler daha düşük eğitim seviyesine sahip olma eğilimindedirler,
* Alkoliklerin daha olumsuz beslenme alışkanlıkları vardır.
Sağlıklı beslenmemiş ve gelişimini teşvik eden bir eğitim formasyonuna sahip olmayan bir beyin yapısına sahip bir bireyin, eğitimli, okuyan, düşünen ve kendine bakan bir insanla aynı özelliklere sahip olmasını bekleyemeyiz.
Bu durum farkedilince, bahsettiğimiz etkenler dikkate alınarak veriler tekrar analiz ediliyor. Tahmin edin sonuç ne? FARK ÇIKMIYOR.
Tabii alkolün yine de zararları var.
Önemli olan alkol TÜKETİMİ ile ALKOL İSTİSMARI arasındaki farkı ayırt etmek. Alkol bazı insanlarda, bazı özel kanser türlerine yakalanma riskini arttırırken, yüksek dozda tüketildiğinde karaciğer VE EVET BEYİN için tehlike teşkil etmektedir.
Kararında içildiğinde, aslında alkolün ortalama hayat süresini uzattığı hatta az miktarda tüketildiğinde, bazı kanser türlerine yakalanma riskini de azalttığı görülmektedir.
Peki bağımlılık konusu ne olacak? Alkolün bağımlılık potansiyeli göreceli olarak yüksek bir seviyede olsa da, örneğin, tütünün bağımlılık potansiyelinden daha azdır.
Peki ne kadar alkol kafidir?
Erkekler için günde en fazla iki kadeh yeterlidir. Kadınlar içinse günde bir kadeh.
Dikkatinizi çekerim, hakkını saklamak gibi bir durum söz konusu değil! Yani hafta içi hiç içmiyorum diye Cumartesi günü 10 bardak içki içip, bir de sağlıklı kalmayı bekleyemezsiniz.
2.EFSANE: KOLESTEROL TÜKETMEK KANDAKİ KOLESTEROL MİKTARINI ARTTIRIR
Bu efsane ilkinden biraz daha sıkıcı. Pek çok bilimsel makalede belgelendirildiği üzere yüksek kolesterol seviyesi kalp krizine yol açmaz, fakat kalp hastalığı olan insanların yüksek kolesterolü olma olasılığı yüksektir. İşte istatistik biliminde “yanıltıcı korelasyon” denilen şey budur; birlikte görülen iki durumun varlığında, biri ötekinin nedeni olmayabilir.
Bu konuyla ilgilenenlerinizin şu kitabı okumasını özellikle tavsiye ediyorum:
Darrell Huff ve Irving Geis’in yazdığı “İstatistiklerle Yalan Söylemenin Yolu” adındaki bu harika kitap ilk kez 1954 yılında yayımlanmış ve 1993 yılında ikinci basımı yapılmıştır.
Okuduklarıma göre ikinci efsane, birilerinin epidemiyolojik araştırmaları haber başlığı olarak kullanmasından dolayı ortaya çıkmış.
İstatiksel verilerin ya da epidemiyolojik araştırmaların bu şekilde istismar edilmesi, her ne sebeple olursa olsun oldukça etik dışıdır ve eksik bilgilendirmiş pek çok insan bu yüzden ilaç kullanmakta ve kendilerine zarar vermektedirler.
Epidemiyolojik araştırmalar şu gibi şeylerdir:
1- İsveç vatandaşları genellikle beyaz tenlidir,
2- Güney Afrika vatandaşları genellikle siyah tenlidir,
3- İsveç’de hava pek güneşli olmaz,
4- Güney Afrika’da hava çok güneşlidir,
5- Güneş büyük ihtimalle ten renginin koyulaşmasına sebep olmaktadır.
Mantıklı geliyor değil mi? Fakat ortada büyük bir sorun var: Epidemiyolojik araştırmalarla hiçbir şey kanıtlayamazsınız. Aşağıdaki örneğe bakarak bunun sebebini anlayabilirsiniz:
1- Hollanda vatandaşları genellikle beyaz tenlidir,
2- Güney Afrika vatandaşları genellikle siyah tenlidir,
3- Hollandalılar çok peynir tüketirler,
4- Güney Afrikalılar pek fazla peynir tüketmezler,
5- Peynir tüketmek muhtemelen ten renginizin beyaz olmasını sağlar.
Sorunu anladınız mı? Sırf iki durum yan yana gelişiyor diye bağlantılı olmaları gerekmez. YANILTICI KORELASYON.
300MG TÜKETİYORUZ, 1000MG ÜRETİYORUZ
Bütün doktorlara öğretilen temel biyoloji bilgisi bu şekildedir. Sıradan bir insan günde 300 mg kolesterol tüketir. Sıradan bir karaciğer de günde 1000 mg kolesterol üretir.
Tekrar okuyun. Bedeniniz yediğinizin üç katı daha fazla kolesterol üretiyor. Gerçekten de 300 mg kolesterol tüketmenin sorun yaratabileceğini düşünüyor musunuz?
300 mg’dan daha fazla kolesterol tüketirseniz, karaciğeriniz bu durumu sezer ve daha azını üretir.
Eğer karaciğeriniz tempoya yetişemezse sorunlar başlar.
LDL ve HDL
Öncelikle LDL “kötü kolesterol”, ve HDL “iyi kolesterol” değildir. Aslına bakarsanız ortada kolesterol falan da yoktur: karaciğerinizden hücrelerinize ve sonra hücrelerinizden karaciğerlerinize kolesterol taşıyan; yani geri dönüşüm sağlayan lipoproteinler vardır.
LDL, kolesterolü karaciğerinizden hücrelerinize taşıyan şişkin ve az yoğunlukta bir küredir.
HDL ise hücrelerinizden aldığı kolesterolü tekrar karaciğerinize taşıyan yoğun bir küredir. HDL’ye “iyi” kolesterol denmesinin sebebi kolesterolü karaciğerinize geri taşıyor olmasından kaynaklanmaktadır.
Bilmemiz gereken iki önemli şey var:
1- Önemli olan ne kadar kolesterol aldığınız değil, LDL (verici) oranının HDL (temizleyici) oranıyla dengeli olmasıdır, ve
2- Yoğun LDL “küreleri”nin atar damar duvarında takılı kalması ve bu bölgede iltihap oluşması, atardamarlarda daralmaya sebep olmaktadır.
HDL oranı 40’dan fazla olmalıdır. LDL ve HDL “dengesi”ni sağlamak için, EGZERSİZ YAPMALISINIZ. Böylelikle HDL oranınız artacaktır.
LDL kürelerinin yoğunluğunu azaltmak içinse, TAHIL TÜKETMEYİ BIRAKIN.
Peki yüksek kolesterole ne sebep olmaktadır?
Çoğunlukla yiyecekler. Özellikle şekerler, tahıllar ve işlenmiş gıdalar. Eğer bloğu takip ediyorsanız bu listeden haberdarsınızdır.
Aşağıdaki tablo yüksek kolesterol içeren yiyecekleri içeriyor.
Bu tabloda tüketilmesine karşı çıkacağım tek yiyecek hamburger olacaktır. Neden peki? Un (tahıl), ekmeğe katılan ve muhtemelen ketçapa katılan yüksek fruktozlu mısır şurubu ve Çin Tuzu olarak bilinen MSG içeriği ve peynir (süt ürünü). Hangi yiyecekleri yemeniz ve YEMEMENİZ konusundaki önerilerimi biliyorsunuz.
“afiyet olsun” sevgili dostlar.