Halk, kan grubu konusunda genelde pek bilgi sahibi değildir, ancak sağlığımız konusunda önemli ipuçları içerdikleri tıp bilimi tarafından da nispeten yeni keşfedilmiştir. 2009 yılında ABD de yapılan bir ankette, Amerikalıların sadece %66 sının kan gruplarının ne olduğunu bildikleri ortaya çıkmıştır.
Düşündüğümüzde, kan grubu bilgisi acil kan nakli gibi sorunlar dışında pek ilgimizi çeken bir şey değildir. Ancak, araştırmalar kan grubu bilgisinin organ fonksiyonları ve hastalık riski konularında önemli ip uçları sağladığını belirtmektedirler.
Kan Grubu Saptanması Nasıl Başladı?
Doktorlar 1901 yılına kadar kan grubu kalsifikasyonundan tamamen habersizdiler. Bu yılda, Karl Landsteiner adlı biyolog, A B O kan grubu sistemini keşfetmiş ve bu nedenle 1930 yılında fizyoloji ve tıp dalında Nobel Ödülüne layık görülmüştür. Bu keşif kan nakli konusunda önemli bir çığır açmış ve tehlikeli bağışıklık tepkisi sorununu yok etmiştir.
Kan grupları al yuvarlarda bulunan ve bir protein tipi olan antijenler tarafından belirlenmektedir. Öne çıkan 4 kan grubu, A ve B antijenlerinin kanda bulunup bulunmadığına göre saptanmaktadır. Al yuvarlarda ayrıca Rh faktörü olarak adlandırılan başka bir proteini de bulunmaktadır; bunun bulunması kişinin “pozitif” kan grubuna dahil olduğunu, bulunmaması ise “negatif” kan grubuna dahil olduğunu belirlemektedir.
Özetleyecek olursak, 8 kan grubunu
A+
A-
B+
B-
O+
O-
AB+
AB-
olarak adlandırabiliriz.
Antijenlerimiz Hangi Bilgileri İçerir?
Yapılan araştırmalar, beyin, yumurtalık ve kalp gibi önemli organlarımızın kan tipimize göre değişik şekilde davranış sergilediğini saptamış bulunmaktalar. İlk olarak 1953 yılında bilim insanları A kan tipi ile mide kanseri ilişkisini saptamışlar, bundan sonra da birçok başka ilişkilendirme ortaya çıkmıştır.
Örneğin, şimdi kabul gören değerlendirmelere göre, kan grubu A, B ve AB olanların hafıza ve idrak sorunu yaşamalarının %80 olasılık taşıdığı öne sürülmektedir. Buna neden olarak da, bu kan tiplerinin yüksek tansiyon ve şeker hastalığı risklerinin daha yüksek olduğu ileri sürülmektedir.
Başka bir ilişkilendirme, 2. Tip şeker hastalığı ile Alzheimer’s hastalığı arasında.
Bir tane daha; A kan grubunda olanların yüksek kolesterol riski nedeniyle, bazı demans hastalıkları riskinin yüksek olduğu belirtilmekte.
Kan grupları bazı hastalık risklerini arttırdığı gibi, bazı riskleri de azalttığı belirtilmekte. Örneğin, O kan grubunda olanların 2.Tip şeker hastalığı riski daha düşük olmasına karşın, cinsel sorunlar yaşama olasılıkları daha yüksek.
B kan grubunda olanların böbrek taşı riski düşük olmasına karşın, kalp damar hastalığı riskleri daha yüksek.
Önemli bir epidemiolog olan Stephanie Venn-Watson’a göre, A kan grubuna dahil olanlarda kalp damar hastalığı, mide kanseri ve COVID-19 testinin pozitif çıkma olasılığı yüksek olmasına karşın, O kan tipi grubunda olanları bu riskleri daha düşük, fakat mide ülseri riskleri daha yüksek olmaktaymış.
Yaşam tarzınızın önemi
Yukarıda yazdıklarım, bir nebze moral bozukluğuna neden olmuş olabilir. Ancak, sağlık konusunda güçlü olduğumuzu da unutmayalım. Örneğin, kalp hastalığı olasılığını yükselten bir kan grubuna dahilseniz, sağlıklı beslenme ve egzersiz seçenekleri olduğunu unutmayın.
Kan grubunuz yüksek stres olasılığını arttırıyorsa, akupunktur, meditasyon ve yoga gibi imkanlarınız olduğunu unutmayın.
Bu bağlamda, 21 Nisan 2016 tarihinde yazdığım “Epigenetik” yazımı tekrar okumanızı öneririm.
Yaşam tarzının sağlık açısından en önemli belirleyicilerden olduğunu unutmayın. Aceleyle, yaşam tarzınızı değiştirmenizi önermiyorum; sakin bir şekilde, hatta aile doktorunuzla, daha sağlıklı bir yaşam tarzı programı yapabilirsiniz.
Bu seferde bu kadar; kalın sağlıcakla.