Bu yıl 40 milyon Amerikalının kaygıdan (anksiyete) kaynaklanan sağlık sorunları yaşayacağını biliyor muydunuz? Bunlardan 4 milyonu tedavi görecek, ve sadece 400 bini doğru tedavi göreceği de bir gerçek.
Türkiye’mizdeki durumu düşünmek bile istemiyorum.
Bu vahim durumun vitaminle tedavi edilebileceğine ne dersiniz?
Kendi kararınızı verebilmeniz için, Elisa Black’in inanılmaz deneyimini sizinle paylaşacağım.
Yaşadığı olayları şöyle özetlemiş:
“Anksiyetem vahşi bir hayvan gibi. İlişkilerimi bozmuş, hasta olana kadar içimi kemirmiş, battaniyelerin altında gizlenmeme neden olmuş, panik ataklarımı tetiklemiş, ve ilk oğlumu doğurduktan sonra, beni doğum sonrası depresyona itmiştir.”
Başından geçenleri kronolojik olarak şöyle özetleyebilirim:
- Çocukluğunda, komşularının bir su birikintisine düştüğünü görünce, yıllar boyu “boğulma çukuru” korkusunu yenememiş.
- İlk okuldayken, cüzzam hastalığı takıntısı yaşamış.
- Ergen yaşlarda, kusma korkusunu aklından silememiş.
- Genç bir yetişkin olarak, panik atak nöbetleri ile tanışmış.
- Yirmi beş yaşındayken, anne-babasının evine dönmüş, ve ölmek korkusu nedeniyle 3 ay odasından çıkmamış.
On yıldan uzun bir süre, çözüm aramış. Bazı yöntemler, bir süre etkili olmuş, bazıları hiç. Kaygılar, değişik şekillerde, varlıklarını sürdürmüş.
İlaç olarak:
- Aropax
- Cipramil
- Effexor
- Zoloft
kullandığı bazıları.
Terapi olarak:
- Bilişsel Davranış Terapisi
- Hipnoz
- “Exposure” terapisi
- Psikolog, psikoterapist, fito terapist, herbalist.
Ayrıca, tutkunluk düzeyinde:
- Yoga
- Meditasyon
- Egzersiz
Son yıllarda, kaygıları depresyon düzeyine gelmiş.
Onu bu durumdan kurtaran vitamin
Kendi anlatımıyla; yıllarca çözümü “dışarıda” aramış, halbuki çözümü “içerde” araması gerekiyormuş.
Sonunda, MTHFR adlı geninde bir mutasyon olduğu ortaya çıkmış. Bunun sonucu, vücudun B grubu vitaminlerini kullanamaması/işlevleştirememesi.
İşin ilginç yanı, bu durumun pek ender rastlanan bir şey olmaması. Bu genetik mutasyon her 5 kişiden 1’inde bulunmakta, ve ruhsal bozukluklar, tekrar eden bebek düşükleri, inme/felç, kalp/damar hastalıkları, şeker hastalığı, ve başka bir çok hastalığa neden olmakta.
Gelelim iyi habere; bu durumun tedavisi FOLİNİK ASİT (folinic acid) ile mümkün. B kompleks vitaminlerinden biri olan folinik asit, ucuz, tedariki oldukça kolay, ve yan tesiri olmayan bir vitamin.
Not: Tedariki kolay dedim ama ben Türkiye’de bulamadım. Aşağıdaki iki resim de Amazon.com dan.
Çoğumuzun bildiği, B9 (folik asit) den Folinik Asit ‘in çok önemli bir farkı var; eğer MTHFR geninde mutasyon varsa, vücut/bünye Folik Asit’i (B9) kullanabilir şekli olan Folinik Asit’e dönüştüremiyor. Bu da bir çok sağlık sorununa neden olabiliyor.
Elisa’ya ve başka bir çok hastaya, MTHFR mutasyonu testi yaptırmalarını öneren, Sterling İlaç firmasının doktoru, Dr. Andrew Owen. Bu konuda süregelen 6 yıllık araştırmaların olumlu sonuçlarını gören, ve kendi araştırmalarını da yaparak, Folinik Asit almanın başkalarını da olumlu bir şekilde etki edebileceği sonucuna varmış.
Sonuçlar, gerek kendisi, gerekse hastaları açısından inanılmaz olarak niteleniyor. Ancak, her tedavi yönteminde olduğu gibi, sonuçlar kesin olarak öngörülemiyor.
Örneğin, çifte mutasyonu olan bazı hastalarda Folinik Asit almanın sonuçları “dramatik” olarak nitelenemiyor. Bu durumlarda, Dr. Owen, Methyl B12, ile Folinik Asit alımını birleştirerek, çok olumlu sonuçlar almış. Şu anda, bu “tedaviyi” gören 200 kişiyi aşkın hastası bulunuyor.
Şu anda tedavi ettiği hastalar, sadece kaygı ve depresyon yaşayanlar değil; fibromyalgia, migren, hipertansiyon, ve çocuklarda ADHA ve otizm konusunda da başarı sağlanmış.
Elisa Black, artık “normal” bir insan olduğunu söylüyor, ve:
“…bugün benim “canavarım” artık bir “kağıttan yapılmış kaplan”; kalbimin köşesinde, küçücük bir gölge. Beni tedavi eden ilaçlar, terapi, derin nefes alma teknikleri değil, bir vitamin.”
Benimde bazen kaygılı, “kısa fitilli” olduğum, ve son zamanlarda ortaya çıkan bir hipertansiyon sorunum var.
Her zamanki gibi, bende Folinik Asit alıp, sonuçları sizlere ileteceğim.
Bir daha sefere görüşmek üzere. Hoşça kalın.