BESLENMEÖNERİLER

MUSTAFA KOÇ

Yazar: 3 Şubat 2016 2 Yorumlar

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, geçenlerde, arkasında bir sürü yaslı akraba, eş dost ve hemşehri bırakarak çok genç bir yaşta vefat etti.

Bu yazıyı yazarken ölümünün üstünden henüz beş gün geçmiş olmasına rağmen gazeteler hala başsağlığı mesajlarıyla ve vefat ilanlarıyla dolu. Hayatım boyunca hiç buna benzer bir şey görmemiştim. İş camiasi, spor camiası, STK’lar ve kalabalık bir arkadaş grubu Mustafa’nın 56 yaşında bu dünyadan göçüp gidişinin yasını tutuyor.

Hayat görüşünü yansıtan sıcacık bakışları, muhtaç olanlar karşısındaki yardımseverliği ile Mustafa Koç, küresel iş dünyasında hep oldukça özel bir yere sahip oldu.

Oldukça gayretli bir sporcuydu; golfçü, binici, yelkenci, dalgıç, rallici ve çok daha fazlasıydı. Çektiği vahşi doğa ve su altı fotoğrafları olağanüstüydü.

Daha güzel bir yerde artık; nur içinde yatsın.

Neden Mustafa Koç hakkında yazdığımı merak ediyorsunuzdur muhtemelen. İşin açığı, eğer daha iyi bir beslenme ve aktivite / spor programı tavsiyesi alsaydı ve uygulasaydı böylesi genç bir yaşta vefat etme olasılığı daha düşük olacaktı.

George Washington Üniversitesi, 1983.

george-washington

En soldaki zıpkın gibi delikanlı Mustafa. O günlerde beslenme ve aktivite tercihleri çok daha yerindeymiş.

mustafa-koc

Bu da 20 yıl sonraki Mustafa. Beslenme planı ve spor / aktivite tercihleri belli ki çok değişmiş.

mustafa-koc2

Bu da son zamanlarından bir fotoğraf, mide küçültme ameliyatı geçirdikten ve 40 kilo verdikten sonra çekilmiş.

İnsanoğlu günün birinde öleceğini bilen tek canlı türüdür muhtemelen. Yine de sanki hiç ölmeyecek gibi yaşarız. Elbette bu Tanrı’nın bize bir lütfu. Sürekli olarak ölümü beklediğiniz bir yaşam hayal edebiliyor musunuz?

Beni rahatsız eden de, beslenme ve sağlık söz konusu olunca aynı tavrın söz konusu olması: Abur cubur denilen bir sürü ıvır zıvır yiyorum çünkü şimdiye kadar hep yemişimdir bunları ve hiç de bir şey olmadı. İşin aslı pek de öyle değil. Size çaktırmadan yanaşan şişmanlık ve obezite gerçeği söz konusu.

Geçen hafta böylesi sevilen önemli bir kişiyi kaybedince, beslenme, spor ve aktivite üzerine görüşlerimi tekrar özetlemek istedim. Umarım içinizden bazıları yaşam tarzını tekrar gözden geçirme fırsatı bulur ve sevdiklerinin erken ölüm acısı yaşamalarına engel olur.

BAZI TEMEL BİLGİLER

  1. Sadece egzersiz yaparak kilo VEREMEZSİNİZ.
  2. İnsanoğlu genetik olarak koşmaya programlanmamıştır;
  3. Yürümeye ve depar atmaya programlıyız;
  4. Bünyemiz için şu besinler uygun değil: tahıllar, süt ve süt ürünleri, baklagiller.
  5. Şimdi kısaca bu bilgilerin üstünden geçelim.

Aşağı yukarı 453 gram yağ yakabilmem için, yani bu yağı yakıt olarak kullanabilmem için, 10 saat boyunca yürümem ya da 42 kilometre koşmam gerekiyor. Hayır, bu süre ve mesafeyi bölüp diyelim ki bir haftaya yayamazsınız.

Eğer yağ yakmak o kadar kolay olsaydı, insan ırkı çoktan kayıplara karışmıştı bile. Yağ kıtlık zamanları için depolanır.

Dolayısıyla koşu bandında hatta daha iyisi açık havada bir saatlik yürüyüş yapmak sağlığınız için çok faydalıdır fakat daha zayıf ve fit olmanızı sağlamayacaktır. Spor salonuna gittiğinizde koşu bandı üstündeki insanlara bakın, çok bir fark görebiliyor musunuz?

Koşucu olarak yaratılmamışız; yürümek ve akşamki yemeği yakalayabilmek için ya da bizi akşam yemeği olarak yakalamak isteyen sivri dişli bir kaplandan kaçmak için depar atmak bize uygun.

Eklemlerimizi zedelemenin dışında koşmak (ya da jogging yapmak) aeorobik bir egzersizdir, yani bu egzersiz esnasında oksijen ATP (enerji kaynağımız) üretimi için kullanılır ve ortaya ömrümüzü kısaltan serbest radikaller çıkar. Serbest radikallerin başka bir tanımı da oksidatif hasardır.

Kalp atışlarınızın hızı şu değerleri hiçbir zaman aşmamalıdır.

* Erkekler için: 220- yaşınız X 0.85,

* Kadınlar için: 226- yaşınız X 0.85.

Egzersiz yaparken limitiniz olan rakamı aşarsanız aerobik egzersiz yapıyorsunuz ve serbest radikal üretiyorsunuz anlamına gelmektedir. LİMİTİNİZİN ALTINDA KALMAYA ÖZEN GÖSTERİN.

Sanırım sadece egzersiz yaparak ZAYIFLAYAMAYACAĞIMIZ / KİLO VEREMEYECEĞİMİZ gerçeğini açıklığa kavuşturmuş olduk. Peki ne yapmamız gerekiyor? Başlangıç olarak ABUR CUBUR YEMEYE BİR SON VERİN.

11 Mart 2015 tarihli “Beslenme ve Sağlık” başlıklı yazıma göz atmanızı öneririm. Böylece neler yiyip, neler yememeniz ve bunun nedenleri hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz. “Neden” sorusu özellikle çok önemli, çünkü koşu bandında gerçekleşen erken yaş ölümlerinin arkasındaki sebep “metabolik sendroma” yol açan insülin ve leptin direnci olabilir.

Tahıl konusuna ve özellikle kültürümüzde oldukça önemli bir yere sahip olduğu için ekmek tüketimine kısaca değinmek istiyorum. Genel olarak tahıl insanoğlunun sindirmeye programlandığı bir besin değildir, bunun yanı sıra günümüzde ekmeğin yapıldığı buğdayın 20-30 sene önceki buğday ile yakından uzaktan hiçbir ilgisi yok; çünkü günümüzdeki BUĞDAYIN GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞTİR.

Buğdayın kalitesinde bir sorun olmasa bile, bir dilim ekmeğin bir kaşık şeker yemekle aynı etkiye sahip olduğu gerçeğini düşünün. Bugünlerde herkes şeker tüketiminin ne derece tehlikeli olduğunu yazıyor ve konuşuyor. Eminim farkındasınızdır.

Günümüzde ekmeğe konulan, YÜKSEK FRUKTOZLU MISIR ŞURUBU gibi korkunç KATKI MADDELERİNDEN bahsetmeyeceğim bile.

Ayrıntı için yukarıda bahsettiğim yazıyı okuyabilirsiniz.

Bahsetmek istediğim diğer bir konu da etik dışı şirketlerin uyguladığı beyin yıkama yöntemleri. Özellikle hiç hoşlanmadığım bir tanesi şu: “Kahvaltı günün en sağlıklı öğünüdür ve kesinlikle atlanmaması gerekir”.

Elbette bu deli saçması bilgiyi kamuoyuna dikte eden kahvaltılık gevrek üreticilerinden başkası değil.

Bir diğer yanlış bilgi de “gün boyunca sık ve az yemek yemek gerektiği”. Bu bilgiyi kim yayıyor bilmiyorum ama SAKIN İNANMAYIN VE DAHA DA ÖNEMLİSİ UYGULAMAYIN.

Ne kadar sık yemek yerseniz, pankreasınız bir o kadar fazla insülin salgılar; EVET, İNSÜLİN DİRENCİ bu şekilde ortaya çıkıyor. Leptin direnci de insülin direncini izliyor.

Size önerim aralıklı olarak oruç tutma olacaktır (bununla ilgili 25 Nisan 2015 tarihli yazıma göz atabilirsiniz). Bunu uygulamanın bir yolu KAHVALTIYI ATLAMAK. Oruç tutmak hücrelerinizi gençleştirir, ayrıca mitokondrileri (güç üreten organelleri) yeniler.

Şimdilik bu kadar bilgi yeter. Bu konuya ciddiyetle eğilmenizi kesinlikle tavsiye ediyorum.

Gencecik, güzelim insanların erkenden bizi terkedip gitmelerine ihtiyacımız yok.

Hiç çekinmeden yorumlarınızı yazın ya da doğrudan bana mail atın lütfen.

2 Yorumlar

  • Eren Tiryakioglu dedi ki:

    Aydin amca kaleminize saglik. Genetigi degistirilerek bugun kullanilan bugdayin uzun vadeli saglik zararlari obezite ve kardiovaskuler rahatsizliklari cok daha geciyormus. Wheat belly diye bir kitap var. Alzheimer’a kadar cesitli hastaliklar yapiyor cunku icinde insan vucudunun daha once maruz kalmadigi proteinler ve enzimler var. Kitabi yazan doktor tum tahillarin (grain) gunluk diyetten cikarilmasini tavsiye ediyor.

    Ote yandan su kalp atisi limitine deginmek istedim. Interval training denen, gerek agirliklarla gerekse resistansi olan bir cardio makinasinda (e.g. Ellliptical ya da stair climber) yapilicak, 1dk yavas, 1dk hizli egzersizlerde de o limite ozen gostermek gerekiyor mu? Agirlikli ya da resistansli interval’in hem kalp/damar sagligi hem de kilo vermek icin en iyi oldugu soyleniyor, siz ne diyorsunuz?

    • aydinulusan dedi ki:

      Erenciğim,

      Yorumların için sağol. Değindiğin kitaba tümüyle katılıyorum; bende aynı şeyleri önerirorum.

      HIIT (High Intensity Interval Training) çok “efficient” ve sağlıklı, az vakit alan bir yöntem. Benim favorim “sprintig”. 30 saniye “bust your ass” ve aynı mesafeyi 90 saniye de geri yürü. Bunu 8 defa yap.Elliptical da da gayet iyi our, stair climber da da. Ancak benim önerim, yukarda verdiğim “30 saniye,90 saniye”. 8 tekrar.

      Birde “Tabata” metoduyla HIIT yapabilirsin; bu konuda da bir yazım var.

      Gözlerinden öperim.

Yorum Yapın