İPUÇLARIÖNERİLERSAĞLIKTARİFLERUYARILAR

OTOİMMÜN HASTALIKLARI, BÖLÜM I

Yazar: 18 Kasım 2016 Yorum yok

Bu hafta sizlerle, İsveç’te yapılan bir araştırmanın enflamasyon (yangısal süreç) olgusunun düşük zeka düzeyi ve erken ölümle sonuçlanabileceğini saptadığını paylaşacaktım.

Ancak, “İhanet: Otoimmün Hastalıklarının Sizden Saklanan Çözümü” konusunda 6 kısımlık bir video sunumuna takıldım kaldım. Bu çok, çok önemli konuyu 6 gün izleyip, özetini sizlerle paylaşacağım.

Enflamasyon konusuna Otoimmün Hastalıkları bitirdikten sonra geliriz.

Otoimmünite ne demek? Bu sözcüğün anlamı kendinize karşı bağışıklık. Veya, vücudumuzun (bağışıklık sistemimizin) kendine karşı savunmaya geçmesi.

Bu kavram, yalın olarak, size pek bir şey ifade etmeyebilir. Ancak, bu bağışıklık sorununun, 134 hastalığa neden olduğunu duyunca durup, düşüneceğinizi sanıyorum.

Aşağıda verdiğim özet listeye bakınca sizin de bazı yakınlarınızda bu hastalıkların olduğunu göreceksiniz.

  • Otoimmün sarılık (hepatit)
  • Şeker hastalığı (Tip 1)
  • MS (multiple skleroz)
  • Sedef hastalığı
  • Eklem iltihabı (rheumatoid arthritis)
  • Lupus
  • Bazı tiroid hastalıkları
  • Vitiligo

Benim de bazı tanıdıklarımda, yakınlarımda bu hastalıklar var.

Bu bağışıklık sorununun (otoimmünite) neden olduğu tüm hastalıkları görmek isterseniz, aşağıdaki web sitesine girebilirsiniz:

 

www.aarda.org/disease-list/

 

Otoimmün hastalarına yakalananların ABD deki sayısı 80 milyon kişi. Tüm dünyada 150 milyon olduğu tahmin ediliyor.

Bu sayıların çok daha yüksek olduğu söylenebilir, zira hedefledikleri dokulara saldırmaya hazır karşıkor (antibadi) lar hastalık belirtileri çıkmadan çok daha evvel oluşmakta.

Dr. David Brady, bu durumun 30 yıldır gelişen bir salgın (epidemik) olduğunu söylüyor.

Peki vücutlar neden böyle oldu?

  1. Şeker, tahıl, yapay tatlandırıcı, işlenmiş gıdalar, vb. besinlerin tüketiminin artması ve bu nedenle bağışıklık sistemimizin % 75-90 ını oluşturan bağırsak sistemimizin sağlıksızlaşması
  2. Kötü beslenmenin sonucu olarak müzmin yangı (kronik enflamason) oluşumunun artması
  3. Hareketsizlik
  4. Tehlikeli kimyevi maddelere maruz kalmak
  5. Stres, yetersiz uyku
  6. Kötü kimyevi maddeler içeren sabun ve şampuanların sık kullanılması ve bunun sonucunda beraber yaşamamız gereken 100-700 trilyon olarak tahmin edilen bakterinin (mikrobiyomumuz) zarar görmesi
  7. Antibiyotik, antasit gibi ilaçlarının kullanımındaki artış

Dr. Liz Lipski bunu çok anlaşılır bir şekilde tanımlıyor:

Eski günlerde, bağışıklık sistemimizin işi oldukça yoğundu. Bugün, haylazlık yapmak için bol vakti olan gençlere benziyor bağışıklık sistemimiz. Bir yaş günü partisinde pastadaki mumları üfleyeceklerine, yangın söndürme aletine davranıyorlar.

Bağışıklık sistemimizin bozulma nedenlerini özetledik; şimdi işin tedavi/önleme tarafına bir göz atalım.

Klasik tıp, bunun üstesinden gelmek için yeterli bilgiye sahip değil. Tıp fakülteleri beslenme üzerine eğitim sağlamıyorlar, neredeyse.

Klasik tıp (Alopatik tıp), Newton fiziğinden yola çıkar ve vücudu bir makina gibi görür. Karbüratör bozulduysa, değiştir. Ama, karbüratör neden bozuldu??????

Alzheimer yazılarının birinde bir doktor, klasik doktor dumanı kesmeye çabalar ama yangının neden çıktığı konusuna girmez, diyerek işi özetlemişti.

Semptomları tedavi etmekle meşguller ama hastalığın nedeniyle ilgilenmezler. Belki de ABD de üçüncü en yüksek ölüm nedeni doktor hatası olması bundan kaynaklanıyor.

Eklem iltihabı sancısı nedeniyle bir klasik doktora giderseniz, büyük bir olasılıkla size ağrı kesici ilaç verecektir. Yani hastalığın nedenine girmeyip, sağlıksız ve sancılı durumunuzun devamına neden olacaktır.

Bu durumun çözümü yavaş, yavaş ortaya çıkmakta: Buna Fonksiyonel Tıp deniyor.

Fonksiyonel tıp uygulayıcıları, ilk önce sizi tanımaya çabalarlar. İlk doktor randevusunun 1 – 1,5 saat sürdüğü belirtiliyor. Bu doktorlar:

  • Çok ayrıntılı kan tahlili yaptırırlar
  • Önemli besleyiciler ve vitaminlerin düzeyine bakarlar
  • Bağırsak sağlığınızı ayrıntılı bir biçimde incelerler

Böylelikle sorununuzun kökünü/nedenini saptamaya çalışırlar. Örneğin, tahıl tüketiminizi kesmenizi ve böylece gluten tahammülsüzlüğünüzün sorununza neden olup, olmadığını belirlemeye çalışırlar. Çoğu kez sorunun bu olduğu gerçeğini unutmayın.

Bir fonksiyonel tıp uygulayıcısının şu lafları, “Ben hastama ilaç kullanmasını önerirsem, başarısız olduğumu düşünürüm” bu yaklaşımın ne kadar geçerli olduğunun en güzel örneği.

Sizleri sıkmamak ve ilginizi kaybetmemek için bu hafta burada kesiyorum.

 

Haftaya devam.

 

Yorum Yapın