BESLENMEMEDİTASYONÖNERİLERÖNERİLERSAĞLIKUYARILARUYARILAR

ŞEKERİN BEYNİNİZİ NASIL ETKİLEDİĞİNİ BİLİYORMUSUNUZ?

Yazar: 9 Kasım 2020 Yorum yok

 

 

 

Şekerli besinleri fazla tükettiğimizde beynimizde yarattığı “hiper” etkiyi çoğumuz yaşamışızdır. Beynimizin ana besin maddesinin şeker, daha doğrusu glikoz, olması nedeniyle bunu içeren besinlere ihtiyaç duyarız. Vücudumuzdaki tüm hücreler glikozun sağladığı enerjiye ihtiyaç duyması nedeniyle evrimsel olarak şekerli besinleri tüketmeye meylederiz. Hipoglisemi veya bir süredir beslenmeme nedeniyle kanımızdaki glikoz düzeyi azaldığında beyin fonksiyonlarımız ağırlaşır, aradığımız sözcük aklımıza hemen gelmez, cep telefonumuzu nereye koyduğumuzu hatırlayamaz ve kıvrılıp biraz uyumak isteriz.

Kanımızda fazla şeker dolaşması da gerek vücut gerekse beyinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.

 

Şeker tükettiğimizde beynimizde ne olur?

 

Şeker dilimize değdiğinde, tat algılayıcıları aktive olur ve beynimizin “ödüllendirme” sistemi işi devralarak “iyi hissetme hormonu” olarak bilinen dopamin salgılanır. Bu oluşum şekerli besin tüketmemizi teşvik ederek bunu tekrar etmemizi özendirir.

Dopamin salgılamamıza neden olan başka besinler de vardır, ancak şeker diğerlerinden farklı olarak her tüketildiğinde dopamin salgılanmasını gerçekleştirir. Diğer “sağlıklı” besinlerde bu tekrar olmaz. Yani, şeker bir uyuşturucu madde gibi etki sağlayarak kişinin şekere ve şekerli besinlere bağımlı hale gelmesine neden olur.

 

Sisteme fazla şeker girdiğinde beyinde ne olur:

 

 

Avlayıcı/toplayıcı atalarımızın yaşadığı çağlarda şekeli besin bulmak pek kolay değildi. Atalarımızın, daha doğrusu vücudumuzun, bununla nasıl baş ettiğine yazımızın sonunda değineceğim.

Günümüzde şekerli besinlerden bol bir şey olmadığı gibi, şeker içerdiğinin farkında olmadığımız birçok besin de süpermarket raflarında bulunmaktadır; örneğin, salata sosları, ketçap ve diğer soslar gibi.

İşin ilginç tarafı, bu bolluğa rağmen beynimiz hala eski çağlardaki kıtlık dönemiymiş gidi davranmaya devam eder.

“Ödüllendirme” sistemini devamlı tekrar ettiğimizde, beyin kendini yeniden yapılandırarak, şeker isteğimizi müzmin hale getirmektedir.

Fareler üzerinde yapılan bir araştırmada, çok şekerli bir diyet uygulanan gurupta “dur, yeme artık” içgüdüsünü tetikleyen kimyasalların salgılanmasının durduğu ve farelerin şeker tüketimine aynı hızla devam ettikleri saptanmıştır.

Bol şeker tüketen bu fare gurubunda bazı değişik hafıza sorunları da izlenmiş; hafıza ve bilgi depolanması sorunları kaydedilmiştir. Başka fare deneylerinde fazla şeker tüketiminin beyin de yangısal sürece (enflamasyon) neden olduğu ve bununda kısa dönem hafızayı olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır.

 

Şeker tüketimi beynin daha fazla şeker istemesini neden tetikler?

 

Daha evvelki yazılarda da belirttiğim üzere, beyin ve bağırsak arasında güçlü bir bağ bulunmaktadır – şeker bu konuda da devreye girmektedir. Şekerli yiyecekleri tükettiğimizde ve bunlar bağırsağımıza indiğinde, buradaki şeker algılayıcıları harekete geçerek, sisteme yeni girmiş olan şekeri “halletmek” için, beyne insülin salgılaması mesajını gönderir. Yani, fazla şeker pankreasın fazla ensülin salgılamasına neden olur ve salgılanan ensülin yağ hücrelerine bu glikozu, yağ asitlerini ve diğer bol kalorili besinleri depolama talimatını verir. Bunun sonucunda kandaki şeker miktarı düştüğü için, yine “açlık” baş gösterir ve en hızlı enerji sağladığı için kişi şekere yönelir. Yani, süreç tekrar başa döner.

 

Beyninizi daha az şeker talep etmesi için eğitebilir misiniz?

 

Beyninizin daha sağlıklı bir düzeyde şeker tüketmesini sağlamak isterimsiniz?  Şeker tüketiminizi tedricen azaltarak beyninizi tekrar programlayabilirsiniz. Ancak, bu kolay ve kısa bir süreç olmayabilir; şeker tutkunuzun niceliği bu süreci tayin eder.

Bazı uzmanlar, şeker bağımlılığını kontrol altına almak için 7 günlük bir detoks planı önermekteler. Şeker bağımlılığınızı disiplinli bir şekilde kontrol altına aldığınızda daha sağlıklı bir vücuda sahip olacağınız gibi, ufak bir çikolata parçası ile şeker tutkunuzu tatmin eder duruma geleceksiniz.

Ben bu eksperlerin önerilerini pek ciddiye almadım açıkçası. İlk önce altını çizmemiz gerek olgu, vücut denen muhteşem makinenin sağlıklı karbonhidratları, yağları ve hatta vücudumuzdaki kasları glikoza çevirme yeteneği bulunmaktadır. Bu sürecin teknik adı “gluconeogenesis”dir. Yani, vücudunuz beyninizin şeker ihtiyacını şeker tüketmeden sağlama yeteneğine sahiptir. Bunun kolayca gerçekleşebilmesi için disiplinli bir diyet devrimi gerçekleştirerek, vücudunuzu yakıt olarak şeker kullanan bir makinadan, yakıt olarak yağ kullanan bir makinaya everilmesini sağlamanız gerekecektir.

Disiplinli ve acele etmeden diyetinizden

  • Tahıl
  • Süt ve süt ürünleri
  • Şeker ve yapay tatlandırıcılar
  • Bakliyat
  • Mısır
  • Soya
  • Basit karbonhidratlar
  • İşlenmiş gıdalar

çıkaracaksınız. Marketten paketlenmiş, torbalanmış,” içindekiler” etiketi olan hiçbir şey almayacaksınız. Yazılarımı okuyan arkadaşlar ne dediğimi gayet iyi bilirler.

Bilhassa, 22 Şubat 2018 tarihli “Şekerli Yiyecek Tutkunuz Var mı?” yazısını okumanızı öneririm.

 

 

Şeker bağımlısı olmaktan kurtulun ve sağlığınıza kavuşun sevgili arkadaşlar.

Bu sefer de bu kadar; kalın sağlıcakla.

 

 

Yorum Yapın