Geçenlerde, sevgili karımın ailesinden (kabile demek daha doğru) bazı sevdiklerimizle akşam yemeği yedik.
Konuklarımızdan biri, hala İstanbul’un en güzel kadınlarındandır, “şeker tutkusu” sorununu bana açtı. İnceleyip, ona bildireceğimi söyledim. Ancak, bu o kadar yaygın bir “hastalık “ki, başkaları da belki yararlanır düşüncesiyle blog’da yayımlamaya karar verdim.
Umarım, aşağıdaki 10 nokta yardımcı olur.
- İŞLENMİŞ GIDALARDAN UZAK DURUN. Neredeyse tüm işlenmiş gıdalar, şeker içerir. Marketlerde, yiyeceklerin raf ömrünü uzatmak için, besinlerde, çabuk bozulmaya neden olan, fiber/elyaf/lif çıkarılır. Bu nedenle, tat kaybını telafi etmek şekerin işidir. Bir dilim ekmek yemek, bir kaşık şeker yemekle aynıdır.
Gazlı içecekler konusundaki yazımda da değindiğim üzere, şeker kokain kadar bağımlılık yapan bir nesnedir. 2013 yılında Connecticut College’de araştırmacılar, Oreo bisküvilerinin kokain kadar bağımlılık yaptığını fareler üzerinde gözlemlemişler. İlk önce, dopamin düzeyi artıyor, sonra da aniden düşüyor ve şeker “krizi” başlıyor. Bu, Oreo denen pislik bizim süpermarketlerimizde de var.
Benim önerim, kutuda, pakette, kartonda, ve tenekede bulunan hiç bir hazır gıdayı tüketmemeniz. Daha da kolayı, üzerine “İçindekiler” etiketi yapıştırılmış besinlerden uzak durun.
- SEROTONİN DÜZEYİNİZİ YÜKSELTİN. “Mutluluk Hormonu” olarak ta bilinen serotonin, beslenme, egzersiz, ve iyi uykuyla yükseltilebiliyor. Serotonin düzeyi yüksek birinin, şeker “krizi” geçirmesinin olasılığı çok daha düşük. 9 Nisan 2015 tarihli, “20 Dakikalık Bir Yürüyüş Sonrası Beyniniz” yazıma tekrar bir göz atın.
- SUSUZ KALMAYIN. Bazen vücudunuz şeker istiyor sandığınızda, esasen susuz kalmış olabilirsiniz.
- KAN ŞEKERİNİZİ İSTİKRARLI TUTUN. Kan şekerinin dalgalanması istemediğiniz bir şey. Günde 3 büyük öğün yerine , sağlıklı bir kaç küçük öğün yiyin. Örneğin, ev yapımı yoğurdun içine chia tohumu karıştırın, kin-wa salatası (21 Temmuz 2017 tarihli yazım da tarifi var), çiğ fındık, fıstık, tohumlar. Bunu yaparsanız, vücudunuz daha fazla serotonin salgılar, ve sizi daha mutlu yaptığı gibi, uyku kalitenizi de arttırır.
- BOL YEŞİLLİK TÜKETİN. Yeşil sebzeler, vitamin, mineral ve antioksidan zengini oldukları için, enerjinizi arttırır, ve şeker/işlenmiş gıda tutkunuzu kontrol altına alır. Sebze suyu tüketmenizi hararetle tavsiye ederim. Belki de, benim çiğ potasyum çorbamı hatırlarsınız; havuç, kereviz sapı, ıspanak, ve maydanoz suyundan oluşan bu iksirde, protein hariç her şey var.
- FERMENTE YİYECEK VE İÇECEKLERİ TÜKETİN. Kombuça, su kefiri, ev yapımı yoğurt, ayran, boza, şalgam suyu, ve turşular; bunları her gün menünüze koyun.
- MEDİTASYON YAPIN. Günde 1-2 defa yapacağınız meditasyon, stresinizi azaltacağı gibi, şeker tutkunuza da gem vurur.
- EFT TEKNİĞİNİ DENEYİN. “ Duygusal Özgürleştirme Tekniği” , bazı akupunktur noktalarını kullanarak, derin etkileri, şeker bağımlılığı gibi, hafifletme/yok etme tekniğidir. 20 Temmuz 2015 tarihli, “Duygusal Özgürleştirme Tekniği” yazısını okumanızı, ve 30 Temmuz 2015 tarihli Tapping videosunu izlemenizi öneririm.
- YAPAY TATLANDIRICI KULLANMAYIN. Aldığınızı sandığınız “0” kalori sizi kandırmasın. Yapay tatlandırıcı kullandığınız da, tatlı olduğu için, vücut bunu şeker zanneder ve İnsülin’i devreye sokarak, kanda dolaşan şekeri azaltır. Bu sefer beyin devreye girer, ve şeker onun tek maması olduğu için, hipoglisemik bir durum doğar. Yani, tatlı, unlu şeyler çeker canınız. Eee, ne oldu “0” kalori???
Benim önerim, Hindistan cevizi yağını devreye sokmanız; bu yağın sağladığı ketonlar beyni tatmin eder ve hipoglisemi atağı sonlanır.
- BAĞIRSAKLARINIZ KANDİDA PARAZİTİNE MARUZ KALMIŞMI. Kandida paraziti çok ürkütücü bir olgu, ve 250.000.0000 Amerikalıya bulaşmış durumda. 28 Eylül 2015 tarihli yazıyı muhakkak okuyun, ve 5 Ekim 2015 tarihli testi kendinize uygulayın. Aşağıdaki resimdeki gibi sonuç alırsanız, şeker krizleriniz daha da vahim bir durum alabilir.
Haftaya görüşmek üzere; sağlıcakla kalın.
