Geçen hafta söz verdiğim üzere, asidik bir vücudun neden olacağı sorunları, ve vücudu nasıl alkalize edebileceğimizi paylaşacağız bu hafta.
Hatırlarsanız, bu konu bir okurumun “karbonat dizlerde kıkırdak erimesi için bir çare olabilir mi” sorusu ile gündeme gelmişti. Karbonat konusunda sosyal medyada ve internette oldukça “şaşırtıcı” ve abartılı iddialar dikkat çekmekte. Bunlara değineceğiz, ancak ilk önce bazı temel prensipleri ortaya koyalım.
Vücudun asit düzeyi, akciğerler, kemikler, beyin, kalp, karaciğer, böbrekler, mide, bağırsak, ve deri gibi tüm organlarımızı etkiler. Eğer vücudunuz asidik ise, bunun olumsuz etkilerini muhakkak hissedeceksiniz.
Vücudunuz aşırı asidik bir durumda ise (asidoz), hastalık üretmek için ideal bir konuma gelmişsiniz diyebiliriz. Mikroplar, virüsler ve kanser hücreleri asidik bir ortama bayılırlar.
Eğer vücudunuzun pH ölçümünü 7.00’nin üstünde tutarak alkalinitesini korursanız, hastalık için ideal bir ortam olmasını engeller, aynı zamanda, kronik bir yangı (kronik enflamasyon) durumu oluşmasının da önüne geçersiniz.
Vücudunuz kronik bir asidik durumda ise, bu asidi bertaraf edebilmek için organlarınızda ve kemiklerinizde bulunan gerekli (elzem) mineralleri de yok edecektir.
Teknik konularla dikkatinizi dağıtmak istemiyorum; ana mesajı aldınız herhalde.
Vücudunuzun asidik olduğuna işaret eden belirtiler:
- Aşırı mükoza/sümük
- Geçmeyen öksürük
- Göğüs ağrısı
- Sürekli yorgunluk
- Osteoporoz
- Akli bulanıklık
- Alzheimer’s, Parkinson’s ve bunama gibi nürolojik durumlar
- Kalp/damar sistemi hasarları
- Fazla kilo / obezite
- Şeker hastalığı
- Sinüs sorunları
- Şişkinlik, hazımsızlık, reflü, ve aşırı gaz gibi mide sorunları
- Alerjik reaksiyonlar
- Egzama, sivilce, kızarıklıklar ve deri iltihabı gibi cilt sorunları
- Mesane ve böbrek iltihaplanmaları
- Diş çürümesi ve hassas diş eti sorunları
- Bağışıklık sistemi zaafı
- Mafsal rahatsızlığı ve kas ağrıları
- Aşırı mayalanma ve maya iltihapları
- Siyatik ve boyun ağrıları
Eeee, bu aşırı asitlenme belasının nedeni? KÖTÜ BESLENME.
Aşağıda, oldukça basit (özet) bir asit/alkali besin tablosu göreceksiniz. Google’a girip daha ayrıntılı bir şekilde incelemenizi öneririm.
Tahıllar, süt ve süt ürünleri, et, kanatlı hayvanlar, ve balık asidik besinlerdir.
Yüksek oranda asidik olan yiyecekler ve içecekler ise, kahve, alkol, işlenmiş gıdalar, şeker, yapay tatlandırıcılar, ve GDO içeren besinler ve yağlar olarak özetlenebilir.
Tablodan göreceğiniz üzere, bazı besinler, asidik olsalar da, tüketilmelidir. Örneğin, et, balık, tavuk, yumurta. Bunlar vücudumuzun ihtiyacı olan birçok besleyici madde içerirler.
- BİRİNCİ KURAL
Besleyici niteliği yüksek olan asidik yiyecekleri, alkali yiyeceklerle dengeleyin. Tabii, besleyici niteliği pek olmasa bile asidik yiyecekleri, her zaman, alkali yiyeceklerle dengeleyin. En gözde dengeleyici alkali yiyecekler koyu yeşil yapraklı sebzelerdir. Günde bir öğünü geçmemek kaydıyla bazı meyvelerde “dengeleyici” işlevini yerine getirebilir.
Benim tipik bir sabah kahvaltım, 3 adet rafadan yumurtanın, bir çorba kaşığı Hindistan cevizi yağı, bir avuç ceviz, tuz ve acı kırmızı biber karışımından oluşur. Hindistan cevizi yağı dışındaki tüm besinler asidik.
Bunu nasıl dengeliyorum?
Büyük bir bardak taze sıkılmış sebze suyu, veya 5-6 dilim pancar turşusu, ve 8-10 adet zeytin.
- İKİNCİ KURAL
HER SABAH ilk iş, bir bardak suya, 1 çay kaşığı karbonat, ½ limonun suyu karıştırır ve içerim.
21 Ağustos 2015 tarihinde yayımladığım, “Limon Suyu ve Karbonat-Harika İkili” yazısını tekrar okumanızı öneririm.
Güne bu şekilde başlamanızı hararetle öneririm. Tadı fena değil ve hiç bir zararlı yanı olmayan bu “iksiri” denemenizin yararlarını kısa zamanda göreceksiniz.
Yukarıdaki resimde gördüğünüz pH test şeritlerini iyi eczanelerde bulabilirsiniz. Bunlardan alıp, karbonat içmeden evvel ve içtikten sonra idrarınızdan vücudunuzun asit/alkali durumunu ölçebilirsiniz.
İdeal, pH ölçümünüz 7,00 nin üstünde olmalı.
Ben 2 kadehten sonra bile ölçtüğümde 7,00 nin üzerinde oluyorum.
Hani, nezle “geliyorum“ derken burnunuz gıdıklanır filan. Bunu hissettiğinizde, o gün karbonat su karışımını 6 defa, tam geçmediyse ertesi gün 4 defa, daha sonra 2 defa içmenizi öneririm. 2 defa içmeye, yani 3. günde, ihtiyaç duymayacaksınız; inanın bana.
İnternette karbonatın yararları konusu bana da bazen inandırıcı gelmiyor. Ancak, kemoterapi gibi doktorlara ve ilaç şirketlerine inanılmaz para kazandıran bir şey değil bu. Kim neden “atsın”?
ABD de bir tıp doktorunun sunumunda izlediğim bir video beni çok etkilemişti. Mesane kanseri olan bir adam her gün bir miktar karbonatı, akçaağaç pekmezi/şurubu (Maple Syrup) içinde kaynatıyor ve gün içinde içiyor. Bir süre sonra kanser tamamen yok oluyor.
Mesane kanseri olan bir arkadaşıma bunu zorla uygulattım. Kemoterapi ve radyoterapi görmedi, sadece verem aşısı yaptı doktorları. Allaha çok şükür tamamen iyileşti bu arkadaşım. Tabii, karbonatın katkısını ölçmemiz mümkün değil.
- BAZI BAŞKA ÖNERİLER
- Her gün bol, bol su için ve toksinleri vücudunuzdan atın
- Asitli besin tüketiminizi azaltın, veya alkali besinlerle dengeleyin
- Kola nevi içecekler, patlamış mısır, süt ürünleri, pastalar/kekler, alkol, kahve, beyaz sirke, yapay tatlandırıcı, tahıl mamulleri, ve soya dan uzak durun
- Yeşil sebze tüketiminizi arttırın
- Dinginleşin; meditasyon yapın
- GDO lu yiyecek tüketmeyin
- Gün içinde, aklınıza geldikçe, limonlu su için
Yararlanacağınızı umuyorum. Haftaya görüşmek üzere.
Sevgili Aydın,
Dr.Ayşegül Çoruhlu’nun Alkali Diyeti adlı kitabını önerir misin.
Selamlar.
Halukcuğum,
Kitabı okumadım, ama tabii ki okumaya değer.
Aydın
Haluk,
Ben diet lafından ve uygulanmasından pek hoşlanmam, benim önerdiğim sağlıklı bir hayat tarzı. Ama bilgi edinmek açısından kitabı tabii oku.
Aydın