Geçen hafta, kilo verdiğimizde, yaktığımız yağlara ne olduğuna baktık. Bilinçlenme çerçevesinde, vücudumuzda değişik türde yağ hücrelerinin bulunduğunu ve bunların metabolik olarak değişik tepkiler sergilediğini biliyor muydunuz? Hatta, bu yağların değişik biyolojik işlevleri olduğu da bir gerçek.

 

İÇ ORGANLARIMIZIN ETRAFINDAKİ “VİSERAL” (YAŞAMSAL) YAĞLARIN TEHLİKELERİ

visceral-fat

Beyaz yağ dokusu, kahverengi yağ dokusu ayrıntılarına/farklılıklarına girmeden, iç organlarımızın etrafında konuşlanan ve “viseral” yağ tabir edilen yağların ne kadar büyük tehlike oluşturduğuna bir bakalım.

Yukarıdaki resimde, karın boşluğunun içinde ve yaşamsal iç organlarımızın etrafındaki yağ tabakası gösterilmekte. Bize hayat veren karaciğer, böbrek, safra kesesi, kalın barsak, ince barsak organlarımız ile iç içe olan bu yağ aynı zamanda “derin” yağ olarak da nitelenir.

Bu yaşamsal organlarımızı çevreleyen yağ hücreleri, kimyasal maddeler ve serbest radikaller bombardımanı yaratarak, aşağıdaki hastalıkları tetikleyebilmekte:

  • Kalp hastalıkları
  • Kanser
  • İnme (felç)
  • Arterit
  • Tip Şeker hastalığı
  • Erkeklerde sertleşme sorunları

Bu “derin yağ tabakasının” yarattığı tehlike, her halde dikkatinizi çekmiştir.

Deri altı yağ tabakası, yumuşak ve süngersi olup, “viseral “yağ kadar tehlikeli olmasa da yine de dikkat etmemiz gereken bir konu. Ancak, derin yağ konusundaki alarmlarıma dikkat.

Derin yağlar karın kaslarımızın (rectus abdominus) arkasında konuşlandığı için, deri altı yağlar gibi yumuşak ve süngerimsi değildir. Zaten direkt olarak ele gelmez.

Bu konuda ilginç bir hikayem var. Bir süre önce bel çevresi 115 cm olduğunu tahmin ettiğim (yani bayağı göbekli) bir arkadaş “taş gibi” karnı olduğunu ve bunu bir iftihar meselesiymiş gibi aktardığını anımsadım.

Neredeyse bütün yazılarda önerdiğim gibi, bu “viseral” yağdan kurtulmak için de doğru beslenme ve egzersiz önerimi yineliyorum.

 

BEYAZ YAĞ, KAHVERENGİ YAĞ

Bilim adamları bir süredir, ısı yaratarak yağı yakan ve depolamayan bir yağ türü olan kahverengi yağ konusunu incelemekteler.

Buna kahverengi yağ denmesinin nedeni, ısı üreten hücrelerin içindeki bol miktarda mitokondriler* ve bu mitokondrilerin içindeki proteinlere asılı olan demir nedeniyle renginin hakikaten kahverengi olması.

Kahverengi yağ artık beyaz yağ benzeri değil de kas benzeri bir doku olarak niteleniyor. Aktive edilince, örneğin üşüdüğünüzde, kahverengi yağ beyaz yağı yakmaktadır.

Araştırmacılar, bazı insanlarda daha fazla kahverengi yağ dokusu bulunduğunu ve bunun “iyi” metabolik belirtilerle beraber hareket ettiğini, korelasyonu olduğunu, saptamışlar. Örneğin:

  • İnce insanların, obez insanlara kıyasla daha fazla kahverengi yağ dokusuna sahip oldukları
  • Gençlerin, yaşlılara kıyasla daha fazla kahverengi yağ dokusuna sahip oldukları
  • Kan şekeri normal düzeydeki insanların, kan şekeri yüksek olanlara kıyasla daha fazla kahverengi yağ dokusuna sahip oldukları.

BEYAZ YAĞLARIMIZI, DAHA SAĞLIKLI OLAN KAHVERENGİ YAĞA NASIL DÖNÜŞTÜRÜRÜZ

Yeni doğmuş bebeklerde, onları sıcak tutması için, bol miktarda kahverengi yağ dokusu bulunur. Ancak, bu stok ‘un çoğu ergen olduğumuzda yok olmuştur bile.

Bilim adamları bu azalmış stokla bile kendinizi soğuğa maruz bırakarak kahverengi yağınızı aktive edebileceğinizi söylemekte.

3 Haziran 2016 tarihli “Sıcak mı, Soğuk mu….?” yazıma bir göz atabilirsiniz.

Soğuk koşullara maruz kaldığımızda, vücudumuz ısınmak için daha fazla kalori yakar. Bu nedenle zayıflama sorunu olanlara “buz terapisi” nin yardımcı olabileceği söylenmektedir.

Hayvanlar üzerinde yapılan bazı araştırmalar, hayvanların egzersiz yaparak beyaz yağı, kahverengi yağa dönüştürdüğü gözlemlenmiş.

İnsan metabolizması oldukça karmaşık bir süreç. Egzersiz, beyaz yağları daha metabolik olarak aktif kahverengi yağa dönüştürebilmekte ve aynı zamanda beyaz yağın oksidasyonunu gerçekleştirerek, geçen hafta açıkladığımız gibi, solunum yoluyla karbon dioksit olarak ve idrar/ter yoluyla sıvı olarak vücudu terk etmekte.

 

KİLONUZ YAŞAM TARZI TERCİHLERİNİZİ YANSITMAKTA

Ne diyeceğinizi tahmin edebiliyorum: “Yahu bu adam bize yine aynı şeyleri satmaya uğraşıyor.” Evet ama hayatın gerçekleri böyle.

Mümkün olduğunca kısa/özet:

  • Egzersizlerinizi ihmal etmeyin ve tüm gün içinde aktif olun
  • Aralıklı oruç tutmayı düşünün
  • Gerçek yiyecek satın alın ve tüketin, mümkünse organik ve mahalli üretim
  • Mümkünse, otla beslenmiş sığır ve serbest dolaşan tavuk tüketin
  • Cam’ı her zaman plastik konteynerlere tercih edin

Bu hafta bu kadar; haftaya görüşmek üzere.

 

* Mitokondri: hücrelerimizdeki enerji santralları

Yorum Yapın