Bir çok kişi öğle yemeğinden sonra enerjisinin düştüğünü hisseder. Bunun sebebi yaygın olarak “öğle yemeği sonrası hipoglesimisi” denilen durumdur ve bu durum bünyenizin DEPOLANMIŞ YAĞLARI YAKAMAMASIYLA birebir ilgilidir.
Bu arada aklıma gelmişken, ne yoğunlukla egzersiz yaptığınız ve uykunuzun niteliği de öğleden sonraları yorgun hissetmenize sebep olabilir. Fakat şimdilik bu yazıda, yukarıda değindiğimiz yaygın durumdan bahsedeceğiz.
Eğer siz de bu sorundan şikayetçi iseniz, ve buna bir çözüm getirmek istiyorsanız, yapmanız gereken ilk şey BESLENME ALIŞKANLIKLARINIZI ciddi bir şekilde gözden geçirmek olmalıdır.
Eğer vücudunuzu karbonhidrat (şeker) yakan bir makineden, yağ yakan bir makineye dönüştürmeyi başarabilirseniz, HEM ZİHİNSEL HEM DE BEDENSEL DAYANIKLILIĞINIZI ARTTIRIRSINIZ.
Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, vücudunuzun kullanabileceği iki türlü yakıt vardır, şeker ve yağ. Eğer vücudunuzun ana yakıt olarak karbonhidrat yerine yağları yakmasını sağlarsanız, yani (atalarımız gibi) YAĞA-UYUMLU hale gelirseniz, halsizlik derdinden gerçekten kurtulabilirsiniz.
Yağa-uyumlu olup olmadığınızı anlamanın bir yolu da, öğün atladığınızda nasıl hissettiğinizi gözlemlemektir. Eğer açlıktan gözünüz dönmüyor ve asabileşmiyorsanız, İYİ DURUMDASINIZ demektir.
Ayrıca YAĞA-UYUMLU olmak size şöyle faydalar sağlayacaktır:
– Gün boyunca etkin bir şekilde depolanmış yağı yakacağınız için, kendinizi yeterince enerjik hissedersiniz.
– İnsulin ve leptin duyarlılığı arttığından, hemen hemen her türlü kronik ve dejeneratif hastalığa yakalanma riskiniz de azalır.
– Enerji için tükettiğiniz (yani besinlerden aldığınız) yağları yakıyor olursunuz, bu da besinsel yağların daha nadir vücut yağına dönüşmesi anlamına gelir.
– Vücudunuzun efor harcadığında enerji üretmek için yağ yakmaya daha çok meyilli olması, glikojen (depolanmış şekerin) ihtiyaç anında kullanılmak üzere saklanmasını sağlar; yani “savaş- ya da kaç” durumlarında.
– EĞER AÇ KARNINA RAHAT BİR ŞEKİLDE EGZERSİZ YAPABİLİYORSANIZ, KESİNLİKLE YAĞA-UYUMLUSUNUZ DEMEKTİR.
Peki, işe nasıl koyulacağız?
Öncelikle, karbonhidratları sağlıklı yağlarla ikame edin.
Hayatınızdan çıkarmanızı tavsiye ettiğim karbonhidratların sadece zararlı olanlar olduğunu unutmayın; tahıllar, tahıllardan yapılan her şey, şeker ve içinde şeker olan her şey bunlara dahil.
Her türlü sebze ve meyve faydalı karbonhidratlar olarak değerlendirilir. Şunu da hatırlatayım, meyveleri SADECE SABAHLARI tüketmenizi öneriyorum. Meyveler vitamin, mineral ve anti-oksidan içeriyor olmalarına rağmen, tatlı olmalarını sağlayan FRUKTOZ, sağlığınız için pek de iyi değildir.
Şeker ve tahıl yemeyi bıraktığınızda, sebze tüketiminizi ciddi oranda arttırmanız gerekir, çünkü tahıllar sebzelerden hacim olarak çok daha yoğundur. Ayrıca faydalı yağ tüketiminizi de ciddi oranda arttırmanız gerekecektir, yani;
– Zeytin ve zeytinyağı,
– Hindistancevizi ve yağı,
– Tereyağı, eğer bulunabiliyorsa, otla beslenmiş inekten sağlanan organik sütten yapılanı tercih edin,
– Çiğ yemişler; Pekan cevizi, badem, ceviz, Antep fıstığı, fındık, vs.,
– Organik yumurta, eğer bulunabiliyorsa, serbest gezen tavuktan olanları tercih edin,
– Avakado.
Kanola, mısır, soya ve aspir yağlarından uzak durun. Trans-yağlar da kesinlikle tüketilmemesi gerekenler arasında; yani hidrojenleme yoluyla katılaştırılan tüm sıvı yağlardan bahsediyoruz. Listenin başında, elbette margarinler var.
Günlük kalori ihtiyacınızın yüzde 50-70’ini faydalı yağlardan almak mantıklı bir hedef olacaktır, böylece karbonhidrat tüketimini de oldukça azaltmış olacaksınız.
Yukarıda bahsettiklerimi özetlemek gerekirse, eğer “Öğleden Sonra Halsizliği” sizin de yaşadığınız bir sorunsa ve bu soruna bir çözüm bulmak istiyorsanız, yapacağınız ilk şey sağlıklı yemek yemeğe başlamak, ve metabolizmanızı “YAĞA UYUMLU” bir hale getirmeyi hedeflemektir. Vakit ayırıp, 11 Mart 2015 tarihli “Beslenme / Sağlık” başlıklı yazımı okuyup, önerilerimi anlamaya ve uygulamaya çalışmanızı ısrarla tavsiye ediyorum.
Gluten tahammülsüzlüğü bir sonraki yazımın konusu olmasına karşın, bu durum da halsizlik, “beyin bulanıklığı”, glüten içeren tahıllı bir yemek sonrası hissettiğiniz yorgunluk gibi hallere de katkı sağlayabilir/neden olabilir.
İlk adım buraya kadar.
Artık öğün atladığınızda bile açlıktan gözünüz dönmüyor ve asabileşmiyorsanız, öğle yemeklerinden sonra yorgunluktan sandalyenizde uyuya kalmıyorsanız ve ağırlık antrenmanlarınızı sabah aç karnına da yapabiliyorsanız, bir sonraki aşamaya geçmeye hazırsınız demektir.
Bu konulara olan ilgi ve isteğinizi çerçevesinde, tekrar şunlara değinmeyi planlıyorum:
1- Aralıklı olarak oruç tutmak ve yararları.
2- Egzersizle yorgunluğu alt etmek.
3- Çalışma saatleriniz boyunca hareketsiz kalmanın olumsuz sonuçları.
4- Başka bir suçlu: Yetersiz uyku.
Lafın özü, düzgün beslenerek ve alışkanlıklarımızı değiştirerek öğleden sonra halsizliğinden kurtulmak mümkün.
Görüşmek üzere!
Not: Eğer yorum yazmak istiyor ama yorumunuzun Blog’da yayınlanmasını istemiyorsanız, bunu belirtmeniz yeterli. Yorumlar yayınlanmadan önce benim onayım gerekiyor. Böyle bir isteğinizin olması durumunda bu isteğe saygı duyup yorumu Blog’da yayınlamayacağımı bilmenizi isterim. Ne de olsa e-posta adresiniz bende var, size doğrudan yanıt yazabilirim.